06/11/2023
Hataylı değilim ama iyi bir Hatay severim ve bu yazıyı Hataylıların hoşgörüsüne sığınarak paylaşıyorum.....
Yedi Küpeli Gelin Antakya...
23 Temmuz 1939→ Demokrasinin, medeniyetin ve hümanizmin başkenti Hatay'ın bağımsızlık günü...
Hani...
Musa dağı, Kel dağı ve Samandağı arasındaki o güzelim yer var ya...
Hani...
Asi Nehrinin Akdeniz'e döküldüğü noktada kurulan yerleşim yeri var ya...
Hani...
Açık ama kendini habire dalga yaratarak yoran, deli, yok yok, çılgın denizi olan yer var ya...
Hani...
Dünyanın en uzun ikinci sahiline, 14 kilometre uzunluğundaki Çevlik sahiline sahip olan yer var ya...
Hani...
Kumsalında güzelim narinlikte k*m çiçeklerinin açtığı yer var ya...
Hani...
Ermeni, Arap, Rum, Alevi, Sünni, Hristiyan... Yahudi, Türk yani herkesin barış içinde yaşadığı yer var ya...
Hani...
Ezan, çan ve hezan’nın bir arada olduğu yer var ya...
Hani...
Birbiri ardında sıralanan Arap Alevi, Arap Hristiyan ve Sünni köylerinin ve bu köylerdeki insanların tümünün kardeşçe yaşadığı yer var ya...
Hani...
Ülkemizin tek, etnik, Ermeni köyü olan Vakıflı Köyü'nün bulunduğu yer var ya...
Hani...
Bir doğa mucizesi olan ağacın olduğu Hıdırbey Köyü’nün bulunduğu yer var ya...
Hani...
Balıkçılık, tarım, narenciye cenneti olan, ipek böcekçiliği de yapılan yer var ya...
Hani...
Ispanaklı ve biberli ekmeğin, kağıt kebabının, tepsi de etin, carra peynirinin, baharatlı çökeleğin, künefenin ve oruğun kralının yapıldığı yer var ya...
Hani...
Defne (gar) sabunu, ipek (harir), boğma rakı (tini), keşkek (hirisi), sam şarabı (imbit) ile ünlenen yer var ya...
Hani...
Ceviz, patlıcan, portakal, nar, vişne, mandalina, böğürtlen, çilek, yeni dünya, şeftali, yaban mersini, turunç, kabak, karpuz ve kavun dahil akla gelen her meyveden reçel, likör yapan becerikli insanların yaşadığı yer var ya...
Hani...
Nar ekşisinin, biber salçasının, domates salçasının, tuzlu yoğurtun en hakikisinin, en lezzetlisinin, en doğalının yapıldığı yer var ya...
Hani...
ASİ nehri gibi ASİ, bazen hırçın ama hep mağrur, vakur ve onurlu insanların yaşadığı yer var ya...
Hani...
Neredeyse herkesin birbiriyle akraba olduğu yer var ya...
Hani...
İşsizlik yüzünden genç erkekleri hep dışarıya Arap ülkelerine gittiği için tazecik gelinlerin, ufacık bebeklerini baba özlemiyle büyüdüğü yer var ya...
Hani...
Giden herkesin bir şekilde dönmeyi düşündüğü, dönmese de baba evi yakınında kendine bir şekilde ev yaptığı yer var ya...
Hani...
Pırıltılı giysileri ve altını çok seven kadınların yaşadığı yer var ya...
Hani...
Kocaman yürekleri ve başına buyruk ruhlarıyla ancak büyük mekanlara, evlere, odalara sığabilen insanların yaşadığı yer var ya...
Hani...
Arapçayı, şiirmişcesine ve yüksek sesle konuşan insanların yaşadığı yer var ya...
Hani...
Hristiyan aleminin Hac merkezi SAINT PIERRE kilisesinin olduğu yer var ya...
Hani...
Mozaik bakımından dünyanın ikinci Arkoloji Müzesi’nin olduğu yer var ya...
Hani...
Uzun çarşı gezintinizde size 130 yıllık tarihin eşlik ettiği yer var ya...
Hani...
Sabahın erken saatlerinde, havanın buz gibi ayazında, ezilmiş baklanın (fava) sıcak açık bir ekmekle yenildiği yer var ya...
Hani...
Günün her saatinde humusun, halis zeytinyağı ve bol sirkeli turşu ile daimi yendiği yer var ya..
Hani...
Günün ortalarında insanların tatlı özlemiyle müşebbek (züngül) kuyruğuna geçip sıcak sıcak yediği yer var ya...
Hani...
Selim usta’nın çekiç vuruşlarında demirin hayat bulduğu, mistik demirciler çarşısının bulunduğu yer var ya...
Hani...
Roma döneminde 1000 esirin dağı oyarak açtıkları Titus tünelinin olduğu yer var ya...
Hani...
Terki Dünya Tarikatının merkezi St. SIMON Manastırının olduğu yer var ya...
Hani...
Defne ile Apollo’nun aşk yaşadığı suların, şelalelerin aktığı, yüzlerce çeşit soğuk mezesinin olduğu meşhur Harbiye var ya...
Hani...
HABİB NACCAR camisinden yukarı doğru sıralanmış, tüm tarihi yüreklerinde barındıran
Affan kahvesinde bici bici’nin afiyetle yendiği yer var ya...
İşte orası Akdeniz'in incisi...
Medeniyetlerin buluşma noktası ve 23 Temmuz 1939'de bağımsızlaşan “Hatay’dır”
İşte orası demokrasinin ve hümanizmin baş kentidir...
İşte orası benim memleketim...
İşte orası benim doğduğum...
Benim büyüdüğüm
“Yedi Küpeli Gelin Antakyadır.”
Ve şimdi yüreğimiz yanarcasına, yıkılmış, harap olmuş enkaz yığınlarına bakarak eski gunleri özlemle hatırlayarak, ağıtlar yakıyoruz.
Ve şimdi sayısı dahi tespit edilemeyen kaybettiğimiz canlara ağlıyoruz...
Ve şimdi sesimizi duyurmak için ah'larımız isyan olmuş, çığlık çığlığa yankılanıyor...
Sesimizi duyan var mı?
Sesimizi duyan var mı?
Sesimizi duyan var mı?
Saygılarımla
Cuma Şabanoğlu