
08/05/2025
KAMUOYUNUN DİKKATİNE!
Yılancıburnu Koyu Gelecektir: Korunmazsa Yok Olur!
Türkiye’nin en önemli kıyı kentlerinin ve turizm alanlarının başında gelen Kuşadası, denizel biyoçeşitlilik açısından da zengin türlere ev sahipliği yapmaktadır.
Kuşadası Körfezi; deniz makroflorası (makroalgler ve deniz çayırları) açısından zengin yataklara sahip olması nedeniyle, tür çeşitliliği ve nesli tehdit altında olan türler bakımından çok önemlidir.
Akdeniz’de oldukça azalan Tırtak türü yunusların üreme ve beslenme alanlarını oluşturan körfezin Kuşadası kıyıları, Monachus monachus Akdeniz Foku, Caretta caretta İribaş Deniz Kaplumbağası, Chelonia mydas Yeşil Kaplumbağaların önemli yaşam alanları arasındadır.
Tehdit altındaki bu türlerin ve birçok deniz canlısının üreme ve beslenmeleri için çok önemli olan ve erişte olarak adlandırılan Posidonia oceanica türü deniz çayırları Akdeniz endemiği olup, ulusal mevzuat ve Avrupa Yaban Hayatı Koruma Sözleşmesi (BERN) gibi ülkemizin de imza attığı uluslararası sözleşme hükümlerine göre korunması öncelikli türler arasındadır.
Denizel biyoçeşitliliğin sürdürülebilirliği açısından önemli olan deniz eriştelerinin bütüncül bir şekilde korunması sağlanmalıdır.
Kuşadası kıyılarında deniz çayırlarının en zengin olduğu alanlardan biri, Yılancıburnu ile Güvercinada arasında kalan koydur. Söz konusu bölgede hem karasal hem denizel alanlarda 1. ve 3. derece arkeolojik sit alanları bulunmaktadır.
Kuşadası'nın binlerce yıllık tarihî siluetini büyük ölçüde koruyarak günümüze taşıyan Yılancıburnu, Kese Dağı ve Güvercinada bölgesi, doğal ve kültürel miras açısından son derece hassas bir alandır. Yılancıburnu'nun da içinde yer aldığı Neopolis Antik Kenti'ne ilişkin hazırlanan planlarda, arkeolojik sit statüsünden kaynaklı yapılaşma yasakları ve donatı dengesinin korunması, planlama ilkeleri açısından zorunlu görülmüştür. Alan, 1. derece arkeolojik sit sınırları içinde yer almakta olup, kamu yararı ve kültürel mirasın korunması ilkesi doğrultusunda yapılaşmayı mutlak biçimde kısıtlamaktadır. Dolayısıyla, bu bölge yalnızca doğal değil, aynı zamanda arkeolojik ve kentsel miras niteliği taşıdığından, herhangi bir yapılaşma veya işlevsel dönüşüm girişimi geri dönülmez zararlar doğuracaktır. Bu bağlamda, Yılancıburnu'nda kıyı kamusallığının, tarihî siluetin, kent estetiğinin ve kültürel sürekliliğin korunması gerekmektedir.
Ancak bugün, halkın denize serbestçe ulaşabildiği sayılı alanlardan biri olan Yılancıburnu Koyu, dikenli tellerle çevrilmiş durumdadır. Oysa Anayasa ve Kıyı Kanunu uyarınca kıyılar kamuya aittir ve herkesin eşitlik içinde, serbestçe yararlanmasına açıktır. Kıyı şeridinde hiçbir yapılaşma olamaz; çit, parmaklık, tel örgü gibi engeller oluşturulamaz. Kıyıların temiz, çevreye duyarlı biçimde kullanımı ve denetimi ilgili kamu kurumlarının yükümlülüğündedir.
Yılancıburnu Koyu, hem arkeolojik sit olması hem de birçok deniz canlısının yaşam alanı olan Akdeniz endemiği deniz çayırlarını barındırması açısından çok hassas bir bölge olduğundan, söz konusu alanın mutlak koruması sağlanmalı, Yılancıburnu Koyu’nda hem karasal hem denizel alanda herhangi bir yapılaşma ya da doğaya müdahale teşkil edecek projeye izin verilmemelidir. İlgili kamu kurumları işbirliği içinde hareket ederek, bu bölgenin “Deniz Koruma Alanı” ilan edilmesi yönündeki süreç başlatılmalı; bu süreç tamamlanana kadar da koruma ve denetim sorumluluğu eksiksiz biçimde yerine getirilmelidir.
Kuşadası Sivil Toplum Platformu olarak, bu yöndeki önerimizin hayata geçirilmesi ve ilgili kurumlara resmi olarak iletilmesi amacıyla Kuşadası Kaymakamlığı’na dilekçeyle başvurulmuştur.
Kuşadası’nda yaşayan tüm yurttaşları, bu eşsiz kıyı alanına sahip çıkmaya ve gelecek kuşaklara aktarılması için verilen koruma mücadelesine destek olmaya çağırıyoruz.
KUŞADASI SİVİL TOPLUM PLATFORMU